5 Aralık 2010 Pazar

Two Minutes to Midnight

Kaç ay oldu yazmayalı? 4 falan sanırım.. Çok büyük bir azim ve yüksek bir yazma iradesiyle açmıştım bu blogu aslında, daha sonradan ilgimi çekmez oldu. Aslında hala ilgisizim, tekrar yazmıcam da demiştim kendi kendime ya, şu an sadece canım sıkılıyor yeni bir şeylerle uğraşmış olmak için yazıyorum. Zaten bir şeyi adam gibi yazabilme kapasitem çok sınırlı, bunu okuyanların iyice idrak etmesi hoş olmazdı.

En son Bamberg'den bahsetmişim galiba. Onun üzerine Nürnberg'de oldukça uzun süre zaman geçirip aralarda Bodrum, İstanbul, Ankara, Nazilli, Stockholm, Budapeşte, Münih ve Hamburg'a gittikten sonra şu anki durağım Sao Paulo'ya geldim. Geçen zamanda hayatı her seviyesiyle yaşadım. Çok üzüldüğüm, çok mutlu olduğum günler oldu, aynen buradakiler gibi. Ama burada zaman sanki daha yavaş akıyor, ayrılığın da özlemin de mutluluğun da hüznün de etkisi daha keskin. Daha hassas daha kırılgan, yardıma muhtaç hissediyorum kendimi bir çocuk gibi. Sonra da zayıf olduğum için, kimsenin yanımda olmadığını kendime hatırlatıp daha da sinirleniyorum.

Dışarıda hava çok güzel, 30 küsür derece her gün. Haftaiçi zaten işten geç çıkıyorum pek isteğim olmuyor bir şey yapmaya, ama 3. haftasonumda da yine aynı şeyi yaparak şu sandalyeye oturdum. Hayır internetim falan olsa yine ekstra bir eğlence kaynağım olabilir ama o da yok. Tek yaptığım dizi, film izlemek, oyun oynamak ve kitap okumak. Dışarı çıkıp dolaşmam, birilerine hediye almam, fotoğraf falan çekmem, haftanın stresini yerel içki ve yiyeceklerle atmaya çalışmam gerektiğini biliyorum. Ama yine bu sandalyedeyim, bundan önceki 14 günde olduğu gibi.

Sanırım kendi çapımda bir depresyon yaşıyorum, sanırım değil öyle. Davranışlarım, tepkilerim yukarıda da dediğim gibi çok hassaslar. İşyerinde bile ilgi görmediğimde, yokmuşum gibi tüm işi Zafer'e vermelerine üzülüyorum, verdikleri işleri beceremeyince daha çok üzülüyorum, sevgilime farkında olmadan, iyi niyetlere sahip olsam bile, kötü davranıyorum bunu da biliyorum. İyice çıkmazlardayım her şeyimi kaybediyorum.

Ve böyle ezik bir yazı yazdığım ve herkese ne hissettiğimi gösterdiğim için yine kendime kızıyorum..

5 yorum:

  1. dün diyordum ki: ben de çok defa böyle şeyler yazdım bloguma. ne güzel işte gitgide bana benziyorsun buna sevinmen gerek :p

    YanıtlaSil
  2. ahaah seviniyorum tabi ki canım benim. böyle şeyleri hiç hissetmiyor olsak daha hoş olurdu ama neyse, geçiyor bunlar da zamanla :)

    YanıtlaSil
  3. Bamberg, Stockholm, Budapeşte, Münih, Hamburg, Sao Paulo... Aklıma lisanstayken yurtdışına gidemiyorum diye üzüldüğün zaman geldi :) Bak boşuna kuruntu yapmışsın işte ;) Bence şimdiki depresyonun da o zamanki üzüntün gibi geçecek takma

    YanıtlaSil
  4. Ezgicim burayı okuduğunu bilmiyodum :D Ya haklısın tabi hepsi geçiyor, o konuda hemfikirim de insan sıkıntıya girince napacağını bilmiyor. Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz sanırım :D

    YanıtlaSil
  5. bir ara koymuşum bulup blog listeme :) bende kim yazmış diye baktım açınca gördüm sensin diye unutmuşum blogunun varlığını :)

    YanıtlaSil